coronavirus

Değerli meslektaşlarım

Bildiğiniz gibi yaklaşık 4 aydır dünya gündeminin ilk maddesini yeni coronavirus salgını oluşturuyor. Bu süreçte birçok bilginin gündeme geldiği/servis edildiği gibi hızla geçerliliğini kaybettiğine de şahit olduk. Doğrusu bir bilim insanı olarak böyle bir ortamda bilimsel bir değerlendirme yapmanın ne kadar doğru olduğu konusunda hep tereddüt yaşadım. Zira bizler geçerli verilerle konuşmak, spekülasyonlara meydan vermemek durumundayız. Ancak geldiğimiz noktada konu üzerinden özellikle sosyal medya ortamlarında önü alınamaz bir kirlilik ve pervasız bir sorgulama sürecine girildiğini gördüğüm için belli noktalarda açıklama yapma gereği duyuyorum.

İlk olarak Çin’de ortaya çıkan hastalık etkeni Yeni Coronavirus (novel CoV, nCoV) olarak tanımlanırken, bilimsel veriler elde edildikçe bu yeni virusun aslında daha önce ortaya çıkmış olan SARS coronavirusuna (SARS-CoV) yakın olduğu görüldü ve hastalık etkeninin resmi adı SARS-CoV-2 olarak güncellendi. Oluşturduğu hastalık tablosu ise COVID-19 olarak kayda geçmiş oldu. Virusun özellikle nereden kaynak aldığı ve evcil hayvanlarla ilişkisi sürekli olarak gündeme taşınan bir konu haline geldi. Mevcut bilgiler ışığında birkaç noktaya değinmek ve sosyal medyada speküle edilen bazı bilgileri düzeltmek gerekiyor.

1.SARS-CoV-2 hayvanlardan mı köken alıyor?

Virusun ilk çıkışından itibaren değişik vahşi hayvan türlerinden insana geçiş yaptığıyla ilgili bilgiler sunuldu. Yılan, yarasa, pangolin gibi egzotik hayvanlar en çok dile getirilen türler oldu. Bugün elimizde olan veriler mevcut virusun özellikle yarasalarda saptanan SARS benzeri coronavirusuna genetik olarak yakın olduğunu gösteriyor. Ancak yine de kesin olarak virus yarasadan insana geçti diyemiyoruz. Zira genetik verilerin biyolojik, epidemiyolojik ve patogenez verileriyle de desteklenmesi gerekir. Doğrusu, bugün için virusun nereden köken aldığından çok, epideminin nasıl seyredeceği üzerine odaklanılması gerekir.

2.Evcil hayvanlar ve bunlarda görülen coronaviruslarla ilişkisi :

Evcil hayvanlarda (sığır, kedi, köpek, kanatlı hayvanlar) görülen coronaviruslar onlarca yıldır bilinen ve bu hayvan türlerine özgü hastalıklar yapan etkenlerdir. Bu viruslar arasında sadece kedi ve köpek coronavirusları arasında bir genetik etkileşim tespit edilmiştir. Bütün bu süreçte anılan hayvanlar insanlarla yakın temasta olmuş ve türler arası geçiş/salgın söz konusu olmamıştır. Dolayısıyla gerek pet hayvan sahipleri gerekse hayvancılıkla iştigal eden yetiştirici ve hayvan sağlığı çalışanlarının (veteriner hekim, teknisyen, tekniker) bu konuda tereddüt duymalarını gerektirecek bir husus bulunmamaktadır.

3.Köpekte SARS-CoV-2 saptandığı bilgisi ne anlama geliyor?

Haber, “Hong Kong’da enfeksiyonu geçiren bir bireyin köpeğinden alınan burun ve boğaz sürüntü örneklerinde pozitif sonuç alındığı” şeklinde sunulmuştur. Burada dikkat edilmesi gereken noktalar ise tamamen göz ardı edilmektedir:

– Bütün dünyayı etkisi altına alan salgında tek bir olgudan bahsedilmektedir

– Hayvanın sahibinden kaynaklı çok yoğun aerosol saçılıma maruz kalması olasıdır.

– Daha da önemlisi elde edilen sonuç “pozitif” değil “şüpheli pozitif” tir.

Bu sonucun tekrarı yapılmadığı ve yeni bir vaka bildirimi olmadığı dikkate alındığında, geçerliliği yoktur. Köpeklerin solunum yolu hücrelerinde bulunan hücresel reseptörlerin yapısı farklı olduğu için virusun çoğalması mümkün görülmemektedir. SARS coronavirusuyla yapılan deneysel çalışmalarda da köpek hücre kültürlerinde virus üremesi saptanamamıştır (Kaynak: Emerg Infect Dis. 2006;12(1):128–133.)

4.Evcil hayvanlar için uygulanması gereken yeni bir tedbirler var mıdır?

Mevcut koşullar altında çiftlik hayvanları dâhil olmak üzere evcil hayvanlar için herhangi bir kısıtlama gereksinimi bulunmamaktadır. Standart biyogüvenlik uygulamalarının takibine devam edilmelidir. Hayvansal ürünlerin tüketimi konusunda da kısıtlama ihtiyacı bulunmamaktadır.

5.Bu coronavirusun öncekilerden farkı nedir?

SARS-CoV-2 etkeninin diğer coronaviruslardan ayrıldığı başlıca nokta yayılma hızının çok yüksek olmasıdır. Bunun nedeni ise Bulaştırıcılık oranı (Ro değerinin) yüksekliğidir. Kabaca bir değerlendirmeyle Ro değeri Çin için 3.7, Çin dışındaki ülkeler için 4.2 olarak hesaplanmıştır. Yani, enfekte bir kişi ortalama 4 kişiye virus bulaştırabilmektedir.

6.Coronavirus Danışma kurulunda veteriner hekim bulunması meselesi:

TC Sağlık Bakanlığı Coronavirus Danışma Kurulunda veteriner hekim virolog meslektaşımız bulunmaktadır. Benzer amaçla Tarım ve Orman Bakanlığı’nda da bir toplantı düzenlenerek risk değerlendirmesi yapılmıştır. Esasen bu tip salgınlar tek tıp kavramının anlaşılması için canlı laboratuvar uygulamalarıdır. Buradan güçlü mesajlar alınması ve Sağlık Bakanlığımızdaki değerlendirme süreçlerinin tekrar ele alınması yararlı olacaktır.

7.Araştırma alt yapısı :

Ülkemizde viroloji alanında üniversiteler ve kamu birimlerinde belirli seviyede araştırma olanakları mevcuttur. Bu tür virusların teşhisi ve laboratuvar çalışmaları için uygun birimler bulunmaktadır. Ancak “bilginin ve kapasitenin üst sınırı olmaz” prensibiyle bu alana daha fazla imkan sağlanması ve yetişmiş insan kaynağının güçlendirilmesi ülkemiz açısından yararlı bir yaklaşım olacaktır. Özellikle insan ve hayvan sağlığı araştırmalarındaki işbirliği gereksinimi ön plana çıkmaktadır.

8.Aşı / İlaç geliştirme:

Yanlış değerlendirmelerin en çok yapıldığı alan aşı geliştirme çalışmalarıyla ilgilidir. Aşının “19 günde”, “2 ayda” veya “3 ayda” hazır olacağı şeklinde birçok değerlendirme yapılmıştır. Bunlar gerçek dışı yaklaşımlardır. Bir aşının ruhsatlanabilmesi için geçilmesi gereken deneysel süreçler bunun çok ötesindedir. İlaç konusunda ise daha önce SARS ve MERS viruslarıyla sağlanan deneyimler takip edilmektedir.

9.Mücadele:

Mevcut salgının kendiliğinden sönme potansiyeli bulunmaktadır. Aşının gerekliliği henüz kesin olmasa da, aşı geliştirme konusunda zaman kaybedilmemesi, mümkün olduğunca ilerlenmesi gerekir. Toplumsal temas oranının azaltılması ve bireysel hijyen uygulamasının mutlaka ve titizlikle takip edilmesi şu an için en makul mücadele stratejisini oluşturuyor.

Prof.Dr.Kadir Yeşilbağ

Bursa Uludağ Üniv. Veteriner Fakültesi

Viroloji Anabilim Dalı

Öğretim Üyesi

Bu yazımızda ilginizi çekebilir: Sosyal Medya Nedir ve Pazarlama Alanındaki Rolü

E-POSTA LİSTEMİZE KATILIN

!! Güncel bilgilerden haberiniz olsun !! *


Kayıt İçin Teşekkürler

Birşeyler yanlış gitti.