Doğumdan Sütten Kesime Buzağı Sağlığı -3-

Buzağı pnömonisinde ( buzağı solunum yolu hastalıkları nda ) barındırma koşulları ve yönetim

Özet

Buzağı solunum yolu hastalıkları nın sığır işletmelerinin ekonomik uygulanabilirliği üzerinde büyük etkisi vardır. Buzağı sağlığında doğumdan sütten kesmeye kadar ki sürece odaklanan, üç bölümden oluşan bir inceleme yazısı hazırlanmıştır. Üç bölümden oluşan yazı dizisinin sonuncusu olan bu yazıda, öncelikle sütten kesim öncesi buzağılara odaklanarak, pnömoni (buzağı solunum yolu hastalıkları) hastalığını önleme ve yönetim metodlarını inceliyoruz. Son zamanlarda sütten kesilmiş buzağılarda kilit risk faktörlerinin sütten kesilme zamanı ile ilişkili olduğu durumlarda pnömoni (buzağı solunum yolu hastalıkları) ayrıca dikkate alındı. Emen buzağıların sütten kesimi beslenmede değişim, çevresel değişim, nakil ve ağrılı hayvancılık uygulamaları (kısırlaştırma, boynuzsuzlaştırma) gibi strese yol açan uygulamalarla birleştirilir.

Bu şekilde sütten kesim zamanına yakın zamanlarda strese yol açan bir çok etkenin  giderek artan etkilerinin aşılama programları ile birlikte azaltılması beslenme alanındaki sonradan ortaya çıkan morbidite ve mortalitenin azalmasını sağlayabilir. Çalışmaların çoğunda, bireysel olarak kulübelerde barındırılan ve açık havada yarı açık barınaklarda kalan buzağılarda bu durum hastalık riskinin azalması ile ilişkilendirilmiştir. Daha büyük yönetim zorlukları doğursa da, buzağıların başarılı bir şekilde gruplandırılması mümkündür. Eşit yaş koşullarında olmalarına ve bir kere ayarlandığında grupların sabit kalmasına özellikle özen gösterilmelidir. Buzağılardaki pnömoninin (buzağı solunum yolu hastalıkları nın)yönetimi muayenede etiyolojinin, konu ile ilgili risk faktörlerinin anlaşılmasına, tanı ve tedavi ile ilgili etkili yaklaşımların olmasına bağlıdır. Pnömoninin erken belirtileri arasında solunum hızı ve ateş ve ardından depresyon vardır. Pnömonili buzağılarda tedavinin başarısını belirleyen en önemli faktör, tedavinin erken başlaması ve sonrasında yeterli tedavi süresidir. Buzağılarda solunum yolu hastalıklarına karşı aşılamanın etkinliği ve ekonomik uygulanabilirliği belirsizliğini koruyor.

buzağı solunum yolu hastalıkları

Giriş

Buzağı solunum yolu hastalıkları nın sığırcılık işletmelerinin ekonomileri üzerine, buzağı kayıplarının ve tedavilerin direk masrafları, performans üzerine olan uzun vadeli etkileri sebebiyle önemli etkisi vardır.  Ayrıca buzağı sağlığı yakın zamanda İrlanda Hayvan Sağlığı (İHS) adına yürütülen ve  uzman kişilerce yapılan delfi metodu çalışmasıyla İrlanda çiftlik hayvanları endüstrisinin karşı kaşıya olduğu  en önemli hayvan sağlığı sorunlarından biri olarak nitelendirildi. İrlandalı çiftçilere, tarım danışmanlarına ve veteriner hekimlere buzağı sağlığı ve hastalık yönetimi konusunda bilime dayalı tavsiyeler sunmak üzere bir uzman grubu görevlendirildi. İlk adım olarak, doğumdan sütten kesilinceye kadar buzağı sağlığı üzerine üç bölümden oluşan inceleme serisi, özellikle buzağı sağlığına ilişkin danışmanlık araçlarının geliştirilmesine yönelik bilimsel bir kanıt temeli oluşturmak ve mevcut bilgilerle doldurulacak boşlukları tespit etmek için hedeflenen araştırmalar ile oluşturulmuştur.

Öngörülen bilgilendirme İrlandalı hayvancılık sistemlerine özgü olsa da, incelemelerin kapsamı onları başka yerlerde de aynı amaç için kullanışlı hale getirebilir. Değerlendirmeler hem emziren inekleri hemde buzağıları kapsamaktadır. Bununla birlikte, bu iki konunun niteliğindeki farklılıklar nedeniyle, bazı başlıklar temel olarak ya buzağılarla ya da emziren ineklerle ilgili olacaktır.

Bu makale, doğumdan sütten kesime kadar olan süreçte buzağı sağlığını geniş çaplı bir şekilde ele alan, üç bölümden oluşan bir inceleme serisinin sonuncusu.  Birinci ve ikinci bölümler sırasıyla sütten kesilmiş buzağılarda hastalığın önlenmesi ve ishal hastalığının yönetiminin genel yönlerine odaklanmaktadır. Bu makalede sütten kesim öncesi buzağılarda pnömoninin önlenmesi ve yönetimi ile birlikte barınma ve havalandırma koşullarıda incelenmektedir.

Barındırma ve Havalandırma

Barınma Sistemleri

Buzağılar doğuştan fonksiyonel ısı düzenleyici mekanizmalarla doğarlar. Bu nedenle sağlıklı buzağılar, yeterli miktarda enerji aldıkları, kuru, iyi yataklanmış ve cereyansız bir barınak sağlandığı sürece dış ortam sıcaklıklarıyla kolayca başa çıkabilirler. Isı üretimi için ek enerjinin gerekli olduğu düşük kritik sıcaklık, yaşamın ilk iki haftasında buzağılar için 10-15 ° C aralığında, yaşa bağlı olarak bu sıcaklık daha ileri yaştakilerde yaklaşık 6-10 ° C’ye düşer ve yüksek oranda hava akımına bağlıdır. Altlık malzemesinin kalitesi, yerde uzanan buzağılarda iletim yoluyla meydana gelen ısı kaybı miktrarı açısından çok önemlidir. Derin saman yataklığı diğer yataklık materyallerine göre ısı izolatöru gibi görev gördüğü için daha üstündür, buzağı solunum yolu hastalıkları na karşıda doğal yollarla havalandırılan barınaklar açısından önleyici etkiye sahiptir.

Buzağıların iç veya dış mekanda bireysel olarak barındırılması, genellikle sağlık durumlarının iyi olması ile ilişkilendirilmiştir. Uzun zamandır buzağıların dış mekanda kulübelerde kalmasının özellikle ishal ve solunum yolu hastalıklarının önlenmesi konusunda faydasının olduğu düşünülmektedir. Kulübe, buzağılarda düşük morbidite ve mortalite ile ilişkilendirilmiştir. Daha önce iç mekan tesislerinin buzağı yetiştirilmesinde kullanılmamış olması vasıtasıyla doğduktan sonraki iki hafta içerisinde bireysel barınma koşullarında, iç mekanda veya dış mekanda yetiştirmenin karşılaştırması  yapıldığında ortalama günlük ağırlık kazancı, ishal insidansı veya pnömonide belirgin bir fark gözlenmedi. Ancak, dış mekân kulübelerinde buzağıların bakımı olumsuz hava koşullarında rahatsızlık verici olabilir. Buzağılar doğal bir şekilde havalandırılan bir mekanda bireysel kulübelerde barındırılıyorsa uygun kalitede, kulübelerin kenarlarına konulacak olan bölmeler buzağılarda solunum yolu hastalığı riskini azaltır. Avrupa mevzuatı, bireysel buzağı kulübelerinde bölmeleri yasaklar ve buzağıların yaşamın ilk 8 haftasında bireysel olarak tutulmasına izin verirken, hayvan refahı nedeniyle grup şeklinde barınmalarını teşvik eder.

buzağı solunum yolu hastalığı

İç veya dış mekanlarda buzağıların grup halinde barındırılmasının buzağı sağlığı üzerine olan etkileri hakkında karışık raporlar yayınlanmıştır. Yazarların belli bir kısmı, grup halinde barındırılan buzağıların bireysel barınanlara göre kıyaslandığında daha yüksek morbidite ve mortalite oranına sahip olduğunu belirtmiştir. Yapılan başka iki ankette tam tersine grup halinde ya da bireysel olarak barınmalarının mortalite üzerine hiçbir etkisi olmadığını bildirmiştir. Benzer iki araştırmadan birinde kulübede bireysel olarak kalan buzağılara göre grup olarak kalan buzağılarda daha az gün ilaç tedavisine gerek duyulduğu görüldü. Bununla birlikte yazarlar bireysel kulübelerde daha iyi hastalık tespiti yapılıyor olmasının bu sonucu etkiliyor olabileceğini tartışmaktadırlar. Bireysel barınanlarla , grup halinde barınanlar kıyaslandığında büyük gruplarda  (≥ 7 buzağı) mortalitenin en yüksek, bireysellerde bunun daha düşük olma eğiliminde olduğu görüldü. Sabit gruplarda , dinamik (grupta sürekli giriş çıkışların olduğu) gruplara göre günlük canlı ağırlık artışının daha fazla olduğu tespit edildi.

Dinamik grupların sabit gruplarla göre hem ishal hemde buzağı solunum yolu hastalıkları insidansının iki kat daha fazla olduğu görüldü. Benzer yaştaki buzağıların gruplanması, yaş farkları daha geniş olan gruplara göre solunum yolu hastalığı riskini azaltır. Dış mekana göre iç mekanda barındırılan buzağılarda solunum yolu hastalıklarında daha yüksek, fakat ishalde daha düşük insidansın olduğu tespit edildi. Buzağıların farklı besleme sistemleriyle grup halinde barınmasını inceleyen bir araştırmaya -özellikle büyük olanlarda- grup halinde barınmanın  enfeksiyon riskini arttırdığını, daha fazla beceri gerektirdiği ve yönetime daha fazla zorluk çıkardığı sonucuna varmıştır. Özetle, bazen çelişen sonuçlarla bireysel ve grup konutlarının yanı sıra açık ve kapalı yetiştiriciliğin farklı yönleriyle çeşitli şekillerde ilgilenen çok sayıda deneysel çalışma ve anket vardır. Genel olarak, dış mekan bireysel kulübelerin iç mekan barınaklarından , bireysel barınakların/küçük grupların , geniş grup barınaklarına göre üstün olduğu görülmektedir.

Havalandırma:

Buzağı ahırlarının yetersiz havalandırılması, yüksek seviyede nem, zararlı gazlar, toz ve bakteri içeriğinin birikmesi nedeniyle hastalık riskini artırır. 10 ppm’den daha düşük amonyak seviyeleri önerilmektedir. Amonyak konsantrasyonları, yeterli havalandırma ile birlikte düzenli temizlik ve kuru yatak temini ihtiyacını vurgulayan idrar ve dışkı birikimi ile artar. Olumsuz koşulları önlemek için kışın saatte en az 4 hava değişimi, yazın da 40’a kadar varan hava değişimi gerekir. Doğal havalandırma rüzgar ve itme gücü vasıtası ile tek eğimli yada çift eğimli çatısı olan barınaklarda başarılı bir şekilde uygulanmaktadır. Verilen uygun havalandırma çıkış (çatı sırtı açıklığı: Yapıda 3m genişlikte bir 5cm aralık olmalıdır) ve girişleri (saçak açıklığı: çatı sırtı açıklıklarının en az yarısı kadar boşluk)  açıklıklar arasındaki yeterli yükseklik farkı ile birlikte uygulanmalıdır. Önerilen hava sahası 6 haftalığa kadar olan buzağılarda buzağı başına 6 m3 ten 12 haftalığa kadar olanlarda buzağı başına 10 m3 ten az olmamalıdır.

Doğal şartlarda havalandırılan buzağı barınaklarında soğuk ve nemli kış koşullarında, bağıl nemi kabul edilebilir bir seviyenin % 85’in altında tutmak mümkün olmadığında problemler açığa çıkabilir. Ek olarak, buzağılar için soğuk stresini önlemek amacıyla hava girişlerinin kapatılmasıyla havalandırma genellikle tehlikeye girer. Eğer buzağılar iç mekanda bireysel barınaklarda kalıyorlarsa ağılın hava koşulları kulübelerdeki mikroklima koşullarını yansıtmayacaktır. Havalandırma buzağı kulübesini gereksiz şekilde kapatan (önünde,arkasında veya üstünde bulunan) bölmelerle bozulur. Havadaki mikroplarda artışa neden olur.

Yakın zamanda sütten kesilmiş buzağılarda hastalık açısından risk faktörleri:

Emen buzağıların sütten kesiminin yönetimi

Emziren ineklerin ve emen buzağıların olduğu sürülerde, genelde buzağılar sütten kesilene kadar otlakta ineklerle birlikte bulunurlar. Genellikle 5 aylıktan 9 aylığa kadar olan ki süre içerisinde.(Ülkemizde ortalama 2. Ayda sütten kesim gerçekleşebilmektedir). İneklerden ayrılmaya ek olarak, sütten kesme prosedürü, aynı zamanda meydana gelen diğer stres faktörleri ile birleşebilir, örneğin diyet değişikliği (ot ve sütten konsantre yem içeren veya içermeyen silaj gibi yemlere), ortam değişikliği (dış mekandan iç mekana) gibi. Entegre olmayan sistemler sıklıkla sütten kesimi, besi yerine giriş öncesinde, transport pazarlama gibi ek stres faktörleriyle bir araya getirir. Böyle durumlarda buzağı davranışındaki değişiklikler , stresin hormonal mediatörleri  ve dolayısıyla bozulmuş bağışıklık fonksiyonu sütten kesme sonrası belirgindir.

Dahası sütten kesim, emen buzağılarda pnömoniye zemin hazırlayan bir faktör olarak görülmektedir ve sütten kesim sırasında çoklu stresörlerin gittikçe artan etkilerinin azaltılması, strese karşı daha az belirgin bir cevabın oluşmasını sağlamaktadır. Bu strateji aşılama programları ve sütten kesim öncesi (kondisyon öncesi) konsantre yemlerle birleştirildiğinde besi yerinde sonradan oluşan morbidite ve mortaliteyi azaltmaktadır. Sütten kesim sonrası buzağıların barındırılmasının geciktirilmesi strese karşı olan yanıtın şiddetini azaltmaktadır. Ayrıca sütten kesim öncesinde buzağı konsantre yemlerle desteklenirse bazı  immun hücrelerde (T lenfositlerde) daha az eksilme olduğu görüldü. İç mekanda barındırılanlarda sütten kesim sonrası buzağıların, sütten kesim öncesi konsantre yemle desteklenmeyenlerle kıyaslandığında öğününü daha hızlı bitirdiği ve uzanarak daha fazla zaman geçirdiği (ayakta durmaya ve yürümeye göre) görüldü. Emen buzağıların konsantre takviyesi genellikle, lezzetli bir yemeye alışma yoluyla buzağılarda sütten kesilme stresini azaltma aracı olarak savunulur.

Konsantre yem takviyesi sıklıkla buzağılarda sütten kesim stresini lezzetli bir besini tanıma yoluyla azaltmak için destek olarak kullanılır ve besi yerlerinde yaşanan morbiditeyi azalttığı belirtilmiştir. Sütten kesmede stresi azaltmayı hedefleyen yönetim uygulamaları arasında, sütten kesmeden önce bir süre boyunca emmeyi önleyici cihazların (buzağı burunluğu) kullanımı, buzağı ile annesi arasında sütten kesim sonrası çit olması ve bu tür uygulamaların bir kombinasyonu tamamen birbirlerinden ayrılıncaya kadar uygulanabilir. Burunsallık ve çit çizgisi kontağı tarzında sütten kesmenin iki aşamlı şekilde yapılmasının buzağı refahı üzerine faydası yakın zamandaki bir araştırmada sütten kesim sonrası stres davranışlarında azalma görülmeyen buzağılar aracılığıyla  ele alındı.Fakat bu stresli davranışlar burunsallığın  takıldığı ya da sütten kesimin sonrasındaki günlerde görüldü.

burunsallık

Burunsallık

Ağrılı prosedürler:

Sığırcılığın kısırlaştırma, boynuzsuzlaştırma ve boynuz kesme gibi hayvana ağrı ve stres veren tarafları vardır. Boynuzlu bir hayvanın boynuzunun kesilmesi ya da buzağının boynuzsuzlaştırılması çoğu ülkede insanların veya hayvanların zarar görmemesi için zorunlu bir gerekliliktir. Kortizol salınımınında etkisiyle boynuz kesmeye karşı gerçekleşen davranışsal tepki boynuzsuzlaştırmaya göre çok daha azdır. Kastrasyon bazı hayvancılık sistemlerinde kontrolü kolaylaştırmak ve karkas kalitesini geliştirmek için yapılan rutin bir uygulamadır. Plazma kortizol konsantrasyonlarını, enflamatuar reaksiyonları, ağrıyla ilişkili davranışları, immün fonksiyonun baskılanmasını arttırarak ve performansın azalmasını sağlayarak fizyolojik stresi ortaya çıkarır.

Burdizzo pensi ile yapılan kastrasyon cerrahi veya lastik halka ile uygulanan yönteme göre daha az kortizol yanıtı oluşmasını sağlamaktadır. Kortizol seviyeleri ve enflamatuar reaksiyonlar (akut faz proteinleri, skrotal şişlik ve cilt yüzeyi sıcaklığı) ile ölçülen fizyolojik stres, 1,5 aylık buzağılarda Burdizzo hadımından sonraki eski buzağılara göre daha düşüktür. Farmakolojik yöntemler (lokal anestezi, NSAID ilaçlar kullanarak yapılan sistemik analjezi, ksilazin sedasyonu), kastrasyon, boynuz kesme ve boynuzsuzlaştırmanın neden olduğu akut ağrının hafifletilmesinde oldukça faydalıdır. Hayvan refahı ile ilgili ulusal yasalar ve bu ilaçların veteriner hekimler veya üreticiler tarafından kullanımıyla ilgili düzenlemeler ülkeler arasında farklılık göstermektedir ve dikkate alınmalıdır.

boynuzsuzlaştırma

Buzağıda boynuzsuzlaştırma

Buzağı Pnömonisi (Buzağı Solunum Yolu Hastalıkları)

Etiyoloji ve Epidemiyoloji

Pnömoni ( Buzağı solunum yolu hastalıkları ) sütten kesim öncesi buzağılarda iyi bilinen bir grup virusun (bovine herpesvirus 1, BoHV1; bovine respiratory syncytial virus, BRSV; parainfluenza 3 virus, PI3) ve bakterilerin (Mycoplasma bovisPasteurella multocidaMannheimia haemolyticaHistophilus somni)  buzağı ile ilgili ve çevresel faktörlerin neden olduğu multifaktöriyel bir hastalıktır. Bovine viral diarrhoea virus (BVDV) immun sistemi baskılama ve diğer patojenlerle olan uyumlu çalışması, ayrıca birincil pnömopatojen olması sebebiyle bu hastalıkta önemli bir rol oynamaktadır. Son yıllarda sığır koronavirüsünün sığır solunum yolu hastalıklarında rol oynadığına dair kümülatif kanıtlar bulunmuştur.

Et ve süt ırkı buzağılara özgü konularda dahil sığırlarda solunum yolu hastalıklarının birçok yönü son zamanlarda gözden geçirilmiştir.

Buzağı popülasyonlarında pnömoni riskini azaltan birkaç faktör bilinmektedir. Sütten kesim öncesinde açık havada annesinden emzirilmiş et ırkı buzağılar  pnömoni açısından çok düşük risk altındadırlar. Aniden gelişen fırtınalı hava koşulları nedeniyle salgınlar oluşabilir. Bununla birlikte buzağılar iç mekanda doğmuşsa ve yetiştirilmişse  pnömoni insidansı önemli derecede olabilir. Sütten kesilmiş buzağılarda sütten kesmeyi takip eden zaman diliminde pnömoni, yüksek bir prevalansa (tekrarlanma sıklığı) sahiptir. Amerika sığırcılık endüstrisi üzerine geniş çaplı ulusal bir araştırma yapan inceleme şunu gösterdi ki besi yerlerinde bulunan sığırların %14.4 ‘ü bu hastalığa uğradı. Yüksek solunum yolu hastalığı riskine sahip olan sütten kesilmiş hayvanların popülasyon karakteristikleri arasında hafif ağırlığa sahip hayvanlar, birden fazla kökene sahip sığırlar, önceki hastalık öyküsü ve bir besi yerine ulaşmadan önce uzun yolculuklar yapmış olan sığırlar bulunur.

Son zamanlardaki ABD verilerine göre solunum yolu hastalıkları sütten kesim öncesi buzağı ölümlerinin dörtte birinden , sağıma seçilecek olan düvelerin içinde  sütten kesilmiş buzağıların ölümlerinin yarısından sorumludur. Süt ırkı buzağı yetiştirme metodları  ve olanakları çiftlikler arasında büyük farklılıklar göstermektedir. Bu nedenle buzağı ve çevre hakkında daha önce bahsedilmiş olan risk faktörleri bir pnömoni salgınıyla karşı karşıya kalındığında dikkate alınması gereken konular olmalı. Pnömoni riskini arttırdığı tespit edilen ek faktörler arasında yaşlı hayvanlarla paylaşılan hava sahası, aşırı kalabalık ve buzağı tesislerinin buzağılar oradayken tazyikli suyla yıkanması vardır.

Teşhiş

Buzağılardaki pnömoni vakalarını hayvan bakıcısı farketmemiş olabilir. Fakat gözden kaçırmaktan ziyade yanlış teşhiş olması kuvvetle muhtemel. Sivula ve arkadaşlarının araştırmasına göre bakıcı teşhislerinin %56 sı sensitiv (hastalığı taşıyanların hangi oranda doğru tespit edilebildiği) %100 ’ü spesifik (hasta olmayan bir buzağıya doğru (yani negatif) teşhisi koyma) çıkmıştır. Buzağı solunum yolu hastalıkları nın erken belirtileri arasında artmış solunum hızı, ateş, seröz burun akıntısı ve en çok hafif depresyon veya iştahsızlık vardır. Erken tedavi, tedavi başarısızlığını önleyen en önemli faktör olduğundan, bu aşamada tanınması tercih edilir. Yüksek riskli dönemlerde vücut sıcaklığının günlük ölçümünün uygulanabilirliği barınma sistemlerine ve zabtu rabt olanaklarına yüksek oranda bağlıdır. Tedavinin rektal sıcaklığa bağlı olduğu durumlarda besi ünitesindeki sığırlarda 40-40.3°C buzağılar içinse 39.7°C eşik değerleri önerilmiştir.

Vücut sıcaklığının ölçülmesi uygulanabilir değilse, erken tanıma ve tedavinin başarısı hayvan bakıcısının iyi gözlem becerilerine bağlıdır. Rektal sıcaklık, burun akıntısı karakteri, göz veya kulak görünümü ve öksürük varlığına dayanan Wisconsin Üniversitesi’nde geliştirilen buzağı solunum skoru çizelgesi gibi bir tarama sistemi kullanarak buzağıların değerlendirilmesi mümkündür. Resimli görsellerle açıkalan bu skor tablosuna BURADAN ulaşabilirsiniz.

Apley tedavinin faklılaşmamış ateş ile seyreden depresyon üzerine kurulması gerektiğini söylemektedir. Hastalığın depresyon ile seyretmesinin bu iki parametreden çok daha önemli bir faktör olduğunu öne sürmektedir.

Teşhis Testleri

Buzağı pnömonisinde tanısal testlerin değeri, hastalığın multifaktöriyel doğası ve örneklerden elde edilen patojenlerin, hastalığa neden olup olmadığı konusundaki belirsizlikten dolayı bir nebze sınırlıdır. Salgınların çoğu, yukarıda açıklanan tedavi prensipleri kullanılarak başarılı bir şekilde yönetilebilir ve tekrarlayan salgınlarda, tanı testleri, yönetim uygulamalarının ve tesis tasarımının kontrolünün yerini alamaz.

Eğer hayvanlar kesim öncesi örneklendirme için seçilmişlerse pnömonik sürecin erken aşamalarında olmaları gerekir ve grubu etkileyen sürecin tipik belirtilerini göstermelidir. Nasal svablar sadece üst solunum yolu viruslarının tespitinde kullanılmalıdır. Derin nazofarengeal svablar, akciğerden alınan izolatlarda M. haemolytica ve M. Bovis olduğu  gösterilerek, akciğerde bulunan etkenleri temsil  ettiği ispatlamıştır. Transtracheal yıkama ve / veya bronchoalveolar lavajdan (BAL) elde edilen örnekler viroloji, bakteriyoloji, sitoloji ve parazitoloji için kullanılabilir. Bununla birlikte bakteriyel izolatların nazofarengeal svablarda veya tracheal ya da bronchoalveolar lavajlarda bulunması, Sağlıklı buzağıların % 63’ünün BAL (broncho alveolar lavaj ) sıvısından gelen sığır bakteriyel patojenleri açısından kültür pozitif olduğu gerçeğinin son çalışmalar ışığında dikkatlice yorumlanması gerekir.

Bir çalışmada, buzağıların besi yerlerine vardıklarında, akciğerlerinde yüksek düzeyde patojenler bulunmuştur. Bununla birlikte başka bir çalışmada ise mezbahaya kesim zamanı gittiklerinde akciğerlerin steril olduğu görüldü. Stresin yüksek olduğu dönemlerde bakterilerin akciğerlerde görülme olasılığı, mukosilier mekanizmaların bozulmuş olması sebebiyle yüksek bir ihtimaldir. Buzağı pnömonisinin erken dönemlerinde tedavi edilmemiş hayvanların postmortem muayenesi faydalı olabilir. Oysaki tekrar tekrar tedavi edilmiş kronik pnömonili hayvanların postmortem muayenesinin genellikle düşük tanısal değeri vardır. Dışkı, akciğer kurdu larvaları açısından muayene edilmelidir. Fakat örnekler akciğer kurtlarının erişkin formları tam belirgin olmadan alındıysa negatif sonuçlar çıkabilir.

Nasal Swap

Buzağıda Nasal Swap Uygulanışı

Tedavi

Bakteriyel pnömoninde antibiyotik tedavisi uygulandığı süre boyunca faydalı olmalıdır ve daha hayati olanı ise normal akciğer parankiminin hem tedavisini hem de rejenerasyonunu sağlayacak tarzda lezyon oluşumunu önleyecek kadar erken olmalıdır. İlk tedaviye başarıyla cevap veremeyen hayvanların sonuçlarının düşük olması nedeniyle erken tedavinin ve ilk tedavide başarının üzerinde durulmalıdır. Tipik olarak hayvanların  3’te 1 den 3’te 2 ye kadar olan kısmı ilk tedaviye cevap veremediğinde ya kalıcı olarak etkileniyor ya da zayi oluyor.

Besi yerlerindeki pnömoniyle ilişkili olan morbidite oranlarının azaltılmasında metafilaksinin (besi ünitesine varıştaki toplu ilaç/aşı tedavisi şeklinde tanımlanmıştır) etkinliği değişkendir. Kuzey Amerika’nın yakın zamanlarda yaptığı toplu araştırmada mortalite ve morbditede  %2 ve %26 oranında azalma olduğu tahmin ediliyordu. Ortalama günlük kilo alımı, bu hayvanlarda metafilaktik tedavi almayan buzağılara kıyasla, 0.11 kg daha yüksekti.

Buzağı pnömonisinden korunmada (profilaksi ya da metafilakside) antimikrobiyellerin kullanımı, veteriner hekimlere antibiyotikleri ihtiyatlı kullanmaları konusunda yapılan baskı bağlamında görülmelidir. Rastgele antibiyotik kullanımı, antibiyotiğe dirençli bakteri suşlarının seçilimini ve daha sonra proliferasyonunu teşvik etmektedir. Avrupa Parlamentosu kısa bir süre önce, antimikrobiyallerin profilaktik kullanımına ilişkin mevcut uygulamaların gözden geçirilmesi çağrısında bulundu.

NSAID (Non Steroid Antienflamtuar Drug-İlaç) ilaçların yüksek ateşi, klinik bulguları ve akciğer patolojisini  azalttığını ve solunum yolu hastalığı olan buzağılarda tedavi edilmemiş veya sadece antimikrobiyellerle tedavi edilmiş olanlara kıyasla ortalama günlük kilo artışını iyileştirdiği görülmüştür.

Pnömonik hayvanların tesisteki ayrı bir bölmede barındırılması gerektiği tavsiye edilmiştir. Fakat bunun faydalarını ölçmek için çok az deneysel kanıt vardır ve pratikte zorluklara yol açabilir.

Özel Korunma yöntemleri (Aşılama)

Buzağı enjeksiyon

Buzağı enjeksiyon uygulaması

Buzağılarda solunum yolu hastalıklarına karşı aşılamanın etkinliği ve ekonomik uygulanabilirliği belirsizliğini koruyor. Konuyla alakalı azımsanmayacak literatür olmasına rağmen güçlü bilimsel bulgularla desteklenmiş bir fikir birliği henüz sağlanamadı. Aşı etkinliğinin değerlendirilmesi ve deneme sonuçlarının yorumlanması, sığır solunum yolu hastalığının doğası, özellikle hastalığın gelişimine katkıda bulunan patojenlerin ve çevresel stresörlerin çokluğu ile komplikedir. Ek olarak, buzağılardaki pnömoninin hastalık biçimi yetiştirme döneminde farklı noktalarda farklı zorlukların bir sonucu olarak çeşitli hayvancılık sistemlerinde farklılıklar gösterebilir.

Modifiye edilmiş canlı aşılar, inaktive aşılar veya alt birim aşıları, önemli patojenlerin çoğu için mevcuttur. Çoğunlukla, ilgili araştırmalar aşıların bir bağışıklık tepkisini tetikleme veya immunite denemelerinde klinik hastalık ve patojen bulaşmasını azaltma yeteneği üzerine odaklanmıştır.

Her ne kadar saha koşullarında aşının etkinliği konusunda kesin kanıt sağlamak için saha denemelerine ihtiyaç duyulsa da bunların birkaçı bildirilmiştir. Bir saha denemesinin yapıldığı araştırmada Winderey, pasif transfer yetersizliği insidansı düşük olan genç süt buzağı popülasyonunda  çok değerlikli bir solunum aşısı ile yapılan çalışmada aşının yararlı bir etkisini göremedi.

Çoğunlukla ABD’den gelen besi ünitesi sığırlarında pnömoni ile ilgili önemli veriler mevcuttur. Bu veriler, farklı hayvancılık sistemleri için de olsa, çoklu stresörlerin son zamanlarda sütten kesilmiş buzağılar üzerindeki etkisine ilişkin faydalı bilgiler sunmaktadır. Besi ünitesi hayvanlarını konu alan çalışmalar açıkça aşılamanın sağlıklı hayvanlarda yapıldığında ve sütten kesme, pazarlama, taşıma ve çevreyle ilişkili değişiklikler gibi tanımlanmış stresli olaylara maruz kalmadan önce en iyi sonuçları sağladığını açıkça göstermektedir. Sütten kesim öncesi emziren buzağılarda daha ileri tedavi önlemleri (ön koşullandırma) ile birlikte aşılama yapılması, bu hayvanların yemlik alanlarına girdikten sonra performansında olumlu yansıma olduğu gösterilmiştir.

Bununla birlikte, bu çalışmalarda aşılama ve yönetim prosedürlerinin yararı birbirinden ayrı olarak değerlendirilemez. Perino ve Hunsaker, ön şartlandırma yapılmadan sığır solunum yolu hastalıklarına karşı tek veya çok değerlikli aşılamanın etkinliğini değerlendirmek için alan denemelerinin bir incelemesini gerçekleştirmiştir. Yemlik ünitesi sığırlarında morbidite ve mortalite sonuçlarını kullanan bu yazarlar pozitif 9 çalışma, nötr veya negatif 13 çalışma tespit ettiler. Formalin ile inaktive edilmiş deneysel Sığır Solunum Sinsityal Virüsü (BRSV) aşıları ile yapılan çalışmalar sonradan ortaya çıkan enfeksiyonda hastalığın şiddetinde bir iyileşme olduğunu göstermiştir. Bu arada, geliştirilmiş canlı ve inaktive BRSV aşılarının güvenliği ve etkinliği, deneysel immunite çalışmalarında gösterilmiştir; bu sayede klinik hastalıkta ve akciğer lezyonlarının çoğunda azalma bulunmuştur fakat bütün denemelerde değil.

Monovalent BRSV aşıları, saha denemelerinde nadiren test edilmiştir. Van Donkersgoed ve arkadaşları, buzağılarda ve bir yıllık yavrularda  sekiz farklı grupta modifiye edilmiş canlı BRSV aşısını test etmiş ve yalnızca  2 grupta sığır solunum yolu hastalık vakalarında anlamlı bir azalma bulmuşlardır. Bununla birlikte, denemeler boyunca bütün hayvanlar karıştırılmıştır, bu da sürü bağışıklığının gelişmesinin aşının görünür etkinliğini etkileyebileceğini göstermektedir.

Genç buzağılar, aşıdan sonra maternal olarak türetilmiş bağışıklık varlığında spesifik antikorlar üretmez. Bu nedenle, maternal antikorların aşılamanın etkinliğini etkileyebileceğine inanılmaktadır. Bu sorunun üstesinden gelmek için, son yıllarda yapılan araştırmalar, aşılama için mukozal bağışıklık sisteminin kullanımına odaklanmıştır. BRSV’ye karşı intranazal (burun içi) aşılamanın, maternal antikor içermeyen buzağılardaki zorlu çalışmalarda etkili olduğu kanıtlanmıştır. BRSV’ye karşı maternal antikorları olan buzağılarda, aşılanmamış kontrol grubuna kıyasla intranazal aşılamanın koruyucu etkisi olduğu çalışmada doğrulanmıştır. Bununla birlikte, Ellis ve ark. deliştirilmiş canlı virüs aşısı ile intranazal aşılamadan 4.5 ay sonra maternal antikorları olan veya olmayan buzağılarda klinik hastalığı ve akciğer lezyonlarını önleyemediler.

intranasal aşılama buzağı

Buzağıda intranasal aşılama

Virüs virülansına ve konak direncine bağlı olarak Sığır Herpes Virusu 1 infeksiyonu, Sığır Rhinotracheitis enfeksiyonundan hiçbir belirti görülmemesine kadar varan çeşitli klinik tablolar oluşturabilir. Ne olursa olsun enfeksiyon konakta immun yanıtın oluşumunda gecikme sağlayacaktır. Buzağı pnömonisi ile ilgili olarak, BoHV1 enfeksiyonunun immünosüpresif etkisini ve BoHV1 reaktivasyonunu düşünmek önemlidir. Modifiye edilmiş canlı virüs içeren geleneksel BoHV-1 aşıları, hem humoral hem de hücresel immün yanıtları indükler ve çok etkilidir. Bununla birlikte bu aşılar immun yanıtın gelişiminde yavaşlamaya ve tersi etki yaparak aşılanmış hayvanlarla temasta olan genç buzağılar ve gebe ineklerde tekrar aktive olmasını sağlayabilir. Etkin olmayan aşılar ise güvenlidir, ancak yalnızca humoral bağışıklığı uyardıkları için daha az etkilidirler.

Viral etkeni saha virus enfeksiyonundan ayırt etmek için geni silinmiş modifiye edilmiş canlı virüs ve inaktive (geliştirilmiş-marker) aşılar vardır ve ticari olarak temin edilebilmektedir. Yenidoğan buzağıların, özellikle maternal antikorların varlığında aşılanması, BRSV aşılaması için tarif edilenlerle aynı zorlukları ortaya koymaktadır ve mevcut araştırmaların odak noktasındadır. Seronegatif yenidoğan buzağıların intranazal aşılaması, immunite denemelerinde klinik belirtileri azaltmıştır. Bununla birlikte hem saha virüs enfeksiyonu hemde modifiye canlı aşıların yapılması ve spesifik maternal antikorları olan sero negatif latent taşıyıcı buzağıların tespiti potansiyeli ile durum karmaşıklaşmaktadır. Avrupa’da, bazı ülkelerde geleneksel aşıların kullanılması yasaktır. Ayrıca, mevcut eradikasyon programları olan ülkelerde, aşılamaya ilişkin düzenlemelerin dikkate alınması gerekir .

Sığır solunum yolu hastalığı ile ilgili olan başlıca patojenlere (Pasteurella multocidaMannheimia haemolyticaHistophilus somni) karşı klinik belirtileri immun mücadele tarzı durumlarda azaltabilir. Fakat saha denemelerinde monovalent formlar çok nadir test edildi. Aubry ve diğ. modifiye edilmiş bir Mannheimia haemolytica ve Pasteurella multocida aşısı ile aşılanmış genç süt buzağılarında, solunum yolu hastalıklarında herhangi bir düşüş tespit edemedi .

Sonuç

Pnömonili buzağılarda hem sütten kesim öncesi hem de sütten kesilmeyi takiben önemli bir morbidite ve mortalite nedenidir. Sütten kesme yönetimi, ağrılı prosedürler, barınma sistemleri,  havalandırma ve etkin önleyici tedbirler dahil olmak üzere, bir dizi olay artmış hastalık riski ile bağlantılıdır. Buzağılardaki pnömoninin yönetimi, etiyoloji ve ilgili risk faktörlerinin,  tanı ve tedaviye etkili yaklaşımların sağlıklı bir şekilde anlaşılmasına bağlıdır.

Bu yazımızda ilginizi çekebilir: İneklerde Doğum ve 5 Belirtisi

Kaynak

E-POSTA LİSTEMİZE KATILIN

!! Güncel bilgilerden haberiniz olsun !! *


Kayıt İçin Teşekkürler

Birşeyler yanlış gitti.