Doğumdan sütten kesime buzağı sağlığı -1-

Hastalığın önlenmesinin genel yönleri

Özet

Buzağı hastalıkları sığırcılık işletmelerinin ekonomisi açısından büyük etkiye sahiptir.
Bu yazı, doğumdan sütten kesmeye kadar olan süreçte buzağı sağlığı konusunda önleyici tedbirlere odaklanan üç bölümden oluşan bir inceleme yazısının ilkidir .

Bu inceleme ineklerin ve buzağıların sağlığına, kolostrum yönetimine etki eden pre ve periparturient (doğumdan önceki dört hafta ile doğumdan sonraki dört hafta arasındaki dönem) yönetim faktörlerini, ayrıca buzağılarda beslenme ve sütten kesme konularını ele almaktadır.

sağlıklı buzağı

Giriş

Buzağı hastalıkları, neden olduğu kayıplar, tedavi masrafları ve performans üzerindeki uzun dönem etkileri sebebiyle sığırcılık işletmelerinin ekonomisi açısından büyük etkiye sahiptir . Bu konu yakın zamanda İrlanda Hayvan Sağlığı (İHS) adına yürütülen ve uzman kişilerce yapılan delfi metodu çalışmasıyla İrlanda çiftlik hayvanları endüstrisinin karşı kaşıya olduğu en önemli hayvan sağlığı sorunlarından biri olarak nitelendirildi. İHS 2009 yılında, İrlanda hayvancılık çiftçilerinin ve ilgili endüstrilerin üstün hayvan sağlığı ile karlılığını, sürdürülebilirliğini ve rekabetçiliğini artırmak amacıyla, çiftçiler, ürün işleyiciler, hizmet sağlayıcılar ve hükümet arasında sektör öncülüğünde ve kar amacı gütmeyen bir ortaklık olarak kuruldu.

Halen devam eden İHS çalışmasının bir parçası olarak, İrlandalı çiftçilere, tarım danışmanlarına ve veteriner hekimlere buzağı sağlığı ve hastalık yönetimi konusunda bilime dayalı tavsiyeler sunmak üzere bir uzman grubu görevlendirildi. İlk adım olarak, doğumdan sütten kesilinceye kadar buzağı sağlığı üzerine üç bölümden oluşan inceleme serisi, özellikle buzağı sağlığına ilişkin danışmanlık araçlarının geliştirilmesine yönelik bilimsel bir kanıt temeli oluşturmak ve mevcut bilgilerle doldurulacak boşlukları tespit etmek için hedeflenen araştırmalar ile oluşturulmuştur. Öngörülen bilgilendirme İrlandalı hayvancılık sistemlerine özgü olsa da, incelemelerin kapsamı onları başka yerlerde de aynı amaç için kullanışlı hale getirebilir. Değerlendirmeler hem emziren inekleri hemde buzağıları kapsamaktadır. Bununla birlikte, bu iki konunun niteliğindeki farklılıklar nedeniyle, bazı başlıklar temel olarak ya buzağılarla ya da emziren ineklerle ilgili olacaktır.

Bu ilk bölüm buzağı hastalıkları nın önlenmesi ile ilgili konuları vurgulamaktadır;
periparturient dönem, buzağılama yönetimi, yeni doğanın bakımı, kolostrum yönetimi, beslenme ve sütten kesimi kapsar. İkinci ve üçüncü bölümler, sütten kesim öncesi buzağılarda ishal ve hastalıkları önlemeye dair yönetim ilkeleriyle, özel olarak pnömoniyi (akciğer iltihaplanması) konu alır.

Buzağının yaşam gücünü ve sağlığını etkileyen preparturient faktörler

Perinatal mortalite (gebeliğin son dönemlerini ve doğumun olduğu zamanı kapsayan dönemde gerçekleşen ölüm oranı) tüm plasentalı-memeli hayvan türleri ve özellikle Holstein-Friesian ağırlıklı süt sığırcılığı endüstrisinde uluslararası çapta bir sorundur . Buzağının canlılığını ve sağlığını iyileştirmek için doğum öncesi yönetimi daha iyi seviyeye getirmek , sürü bazında basit protokollerin doğru stratejilerle yapılmasıyla , bireysel hayvan seviyesinde gerçekleştirilecek doğru prosedürlerin uygulanması ile elde edilir. Ek olarak, üretim döngüsünde erkenden alınan kararlar buzağı canlılığını-yaşama gücünü etkileyebilir; örneğin, tohumluk boğanın seçimi ve bakımı, bilhassa etçil sığır ırkları, cinsiyeti belirlenmiş tohum kullanımı, düvelerde tohumlanırkenki ağırlık ve yaş, sığırların aşılarının yapılması ve gebeliğin erken döneminde beslenme gibi konulardır.

Gebeliğin son üç aylık döneminde beslenme yönetimi

Son üç aylık dönemde, fötüse ait büyüklüğün aşırı olmasını, doğum kanalında fazla yağ birikimini ve sonuçta ortaya çıkan distosiyi (zor doğumu) önlemek için düvelerde aşırı beslenmeyi önleyip yeterli, dengeli enerji ve protein sağlamak gerekir. Buzağılamadan önce düvelerde aşırı vücut kondüsyon skorunun (VKS) önlenmesinin (hedef VKS 2.75-3.0) hem doğum süresi hem de perinatal mortalite insidansı üzerinde anlamlı bir etkisi vardır. Buna karşılık, aşırı VKS kaybına uğrayan inekler ikiz taşıyor olabilir ve bunlar erken kuruya alınmalı, vücudun durumunu korumak için bilinçli beslemeli ve yavrulamada obstetrik (doğum ve doğum sonrası dönemde üreme yollarıyla ve doğan yavruların bakımı ile ilgili ) komplikasyonlar açısından gözlem altında tutulmalıdır. Ayrıca inekleri ve düveleri, potansiyel zor bir doğumun önüne geçmek için doğumdan önce saman diyetine almak onların kolostrum ve doğacak yavrularının immun durumlarını zayıflatabilir. Bazal diyet, genel olarak sütten kesilmemiş ineklerin olduğu sürülerde, kendi tarlanızda yetiştirdiğiniz yemlerden oluşuyorsa bu durum yeterli fetal beslenmeyi sağlamak için, ek gıda olarak, yemlere izelement takviyesi yapmayı gerektirebilir. Süt sığırı sürülerinde diyetteki anyon katyon farkının azaltılmasının süt humması insidansındaki lineer bir azalmayı etkilediği belirlenmiştir. Buna bağlı olarak tembel doğum ve tehlikeli perinates (doğumdan bir ay öncesi ve sonrası) riskini azaltmış oluruz. Konjenital eklem gevşekliği ve cücelik tanısı konulan yerlerde, -tipik olarak yeni doğmuş, emen buzağılarda- “sadece silaj” diyetinin alternatif yem veya tahıllarla seyreltilmesi önerilir.

konjenital eklem gevşekliği

Konjenitel Eklem Gevşekliği – Dwarfizm olan bir buzağı

Doğumu başlatmada farmakolojik etki

Normalden büyük buzağılar daha önceki tecrübelerinize dayanarak, doğum açısından sizin için problem oluşturuyorsa, herhangi bir distosiye (zor doğuma) sebep olmadan fetüsün canlı olarak doğmasını sağlamak için deksametazon kullanılabilir. Süt sığırcılığında, karakteristik olarak erken bir şekilde buzağı doğumunun başlatıldığı yerlerde buzağı kayıplarının, sonu atamamanın, süt verimi düşüşünün gerçekleştiği görülmüştür.

 

deksametazon

Deksametazon preparatı

 

Buzağının canlılığını ve sağlığını etkileyen doğum yönetimi faktörleri

Buzağının canlılığını ve sağlığını geliştirmek için iyi yavrulama yönetimi ilkeleri; uygun bir doğum yerinin sağlanması, yeterli ancak müdahaleci olmayan yavrulama denetimi, doğru obstetrik teknikler ve veteriner hekim yardımının kullanımıdır. Bu faktörlerin önemi, Holstein-Fresian düvelerinde, bir sürünün yüksek mi yoksa düşük perinatal mortaliteye sahip olup olmadığının birincil belirleyicisinin buzağılama yönetimi kalitesi olduğu yapılan geniş çaplı bir araştırmayla belirlenmiş ve vurgulanmıştır.

Doğumun yapılacağı yerler

Özel doğuma hazırlık odalarının tasarımı ve kullanılabilirliği Mee JF tarafından, yakın zamanda araştırma ve incelemesinin yapılmış olduğu gibi, yavrulama sonuçları üzerine önemli bir etkiye sahiptir. Ayrıca doğum olanakları buzağı sağlığını önemli ölçüde etkileyebilir. Doğum odalarında doğan buzağıların kilitlerde veya serbest alanlarda doğan buzağılara göre ishale yakalanma ihtimali daha düşüktür. Tüm çalışmalarda olmamakla birlikte bireysel (ve grup) doğum odaları buzağı plazma immünoglobulin konsantrasyonunun artması, çoğunda enterik ve solunum yolu hastalığı riskinin azalması ile ilişkilendirilmiştir . Doğum odasının türüne bakılmaksızın, ABD’deki süt çiftliklerinde buzağı hastalıkları ve ölüm oranlarını azaltmak için buzağının padoktan erken çıkarılması (ayağa kalkmadan önce) önerilmiştir.

buzağılama-alanları

Buzağılama Alanları

Bir doğum odasının temel işlevi kapsamlı şekilde yönetilen ve sağılacak olan ineklere mümkün olduğunca doğal doğum şartlarına yakın koşullardaki olanakları simüle etmektir. Yoğun şekilde yönetilen ineklerin doğal doğum koşullarını simüle etmek için buzağılamanın başlangıcından önce ineğin doğum odasına alınması gerekir. Yinede bu durum ile buzağılama başladıktan sonraki başka bir yere hareket ettirme davranışını karşılaştıran çalışmalar henüz yayınlanmamıştır. Genel kanının aksine gebe düveleri ve inekleri doğum işleminden sonra, plasenta gözüktükten veya buzağının bütün ayakları çıktığında, hareket ettirmek perinatal mortalite olasılığını, yalnızca mukusun görünür olduğu erken zamanda hareket ettirmeye kıyasla azaltabilir. Bu sonuçlar, buzağılamanın yeni gerçekleşmiş olduğu hayvanları (ikinci aşama) hareket ettirmenin , buzağılamaya başlamak üzere olan hayvanları (birinci aşama) hareket ettirmekten daha az zararlı etkisi olduğunu göstermektedir. İneği bir yerden bir yere taşımak gibi bir olay onun çevreden rahatsız olmasınıda beraberinde getirir ve bu durum buzağılamanın birinci aşamasında gerçekleştiyse psikojenik uterus atonisine (uterusta tonusun- kasılmanın olmamasına) sebep olabilir. Fakat yavrulamanın ikinci aşamasında gerçekleştiyse uterusun hareket gücünde (motilitesinde) sadece geçici bir düşüşe sebep olabilir. Bununla birlikte bu strateji close-up grubu ineklerde (doğuma 3 hafta kala) 24 saat boyunca yaklaşık olarak saatlik kontrolleri gerektirmektedir. Hayvanların taşınmaması veya birinci aşama başlamadan taşınması dışında uygulanan hareket tarzının yavrulama sürecini sekteye uğratıp uğratmayacağı daha fazla probleme yol açıp açmayacağı net değildir.

Buzağılama Denetimi

İyi buzağılama denetimi, buzağılamada ikinci aşama sırasında yardımcı olmak veya gerekirse veteriner yardımı almak, ancak gereksiz yere müdahale etmemektir.  Doğumun en iyi günü ve zamanını öngermek ayakta durma ve yere uzanma sıklığını, ön ayaklarla yeri eşeleme gibi davranış değişikliklerini, işeme ve pelvik ligament gevşemesi gibi belirtileri gözlemlemekle mümkündür. Yakın zamanki araştırmalarda ineklerdeki buzağılama zamanının tahmini ve değiştirilmesi konusunda gelişmeler olmuş olsa da bunlar henüz ticari olarak yaygın bir şekilde uygulanmamıştır. Buzağılama denetiminin olmaması veya eksikliği doğumun uzun sürmesi ve sonuçta oksijensiz kalmaya (anoksi) bağlı olarak doğum esnasında (perinatal dönem) buzağının ölmesine veya kolostral immunglobulinlerin pasif transferinde bozukluğa sebep olan asidozise (respiratorik) neden olabilir. İyi buzağılama denetiminin uygunluğu ABD’de, buzağılamaların çoğunun özel doğum birimlerinde yer almadığını ve üreticilerin çoğunluğunun çok uzun süre buzağı ve inekleri bu birimlerde bıraktığını gösteren araştırmayla vurgulamıştır. Doğumun ikinci aşaması (doğum kanalından çıkış ve dünyaya gelme) eğer iki saati geçiyorsa müdahele tavsiye edilir. Klenbuterol gibi tokolitik (erken doğumu önleyen) ajanlar gece doğumlarını ve distosiyi önlemek için başarılı bir şekilde kullanılabilir. Fakat klenbuterol her ülkede yasal olarak geçerli olmayabilir. Postural (vücudun duruş şekli ile ilgili) davranışı, intravajinal veya retiküler sıcaklığı, vajinal mukus elektrik direncini, miyometriyal kasılmaları veya kuyruk yükselmesini izleyen biyosensörler gibi çiftçilere buzağılama zamanını uyarmak için çeşitli buzağılama alarmları geliştirilmiştir, ancak bunların hiçbiri ticari olarak yaygın bir şekilde kullanılmamaktadır.

buzağı doğum alarmı

Buzağı doğum sensörü

Obstetrik Teknik

Çeşitli obstetrik (doğum kanalı ve yavruyla ilgili) problemler için protokolleri olan çiftlik personelinin eğitimi, modern veteriner hekimlerin teknik bilgilerinin aktarılmasındaki rolünün bir parçası . Buzağılamaların neredeyse üçte birine yardım edilmesine rağmen, %3’ünden daha azına veteriner hekimler katılmaktadır . İyi obstetrik tekniği olan çiftçiler, perinatal mortalitenin başlıca nedenlerinden biri olan iatrojenik, (sağlık personeli eliyle oluşan istenmeyen durum) travmatik lezyonları önleyebilir. Özellikle artık mekanik çekiş buzağılamada yaygın olarak kullanılıyor. Örneğin, son araştırmalar, ön ayakların pelvise gelene kadar sırayla çekilmesi gerektiğini, pelvise geldikten sonra herhangi bir travmayı önlemek amacıyla eşzamanlı bir şekilde ayakların çekilmesi gerektiğini söylüyor.

buzağı-çekim-metodları

Buzağı çekim metodları ve yanlış çekim sonucu oluşan deformasyon.

Yeni doğan buzağıların hastalıklı ve cansız olmasını önlemek için gereken bakım

Risk altındaki yeni doğan buzağılarda “altın saat” acil tıp konsepti uygulanabilir. Bu terim sonradan ortaya çıkan doku sekelinin önüne geçmek adına yapılan hızlı müdaheleyi konu alır. Yüksek risk altındaki buzağılar üç grup altında incelenebilir.

  1. Doğumdan önce tahmin edilen, distosiden muzdarip olma olasılığı olanlar
  2. Doğum esnasında büyük ön ayaklar, şişmiş dil, siyanotik (mavimsi mor renk) ağız-burun bölgesi ve diş etleri.
  3. Doğumdan sonra apne veya dispne sebebiyle lateral pozisyonda uzanma, gevşek adele yapısı, zayıf pedal ve emme refleksleri.

Perinate (doğumdan bir ay önce ve sonrası) dönemi risk altında olan sığırların buzağılarına yapılan pediatrik korumada uygulanan triyaj (aciliyet durumuna göre hasta sınıflandırma) yaklaşımının ilk bir saati etik-fiziksel değerlendirmeler, gerektiğinde resüsitasyon (solunumu veya kan dolaşımı durmuş bir canlıya dışarıdan yapılan destekleyici müdahaleler), göbek kordonu antisepsisi ve kolostrum beslenmesini içerir.

Yenidoğan buzağı canlılığının değerlendirilmesi

Yenidoğan buzağının canlılığı, bireysel göstergeleri izleyerek (dışsal uyaranlara tepki, kas tonusu, emme refleksi, kafasını kaldırma zamanı ve ilk ayakta durma zamanı) veya buzağı canlılığı skorundaki göstergelerin bir kombinasyonu ile doğumdan hemen sonra değerlendirilebilir. Bir yavru normalde başını kaldırmalı, sternal yatma sağlamalı ve doğumdan sonra ortalama olarak 3, 5, 20 ve 60-90 dakika sonra kendiliğinden ayakta durmaya çalışmalıdır

Buzağılarda resüsitasyon

Doğumdan hemen sonra, hafif fetal asfeksiden muzdarip olan buzağılar, başın üzerine soğuk su dökülerek hipotermik olarak uyarılmalı ve bir dakika kadar baş aşağı asılmalıdır . Solunum  yolları açıldıktan sonra risk altındaki buzağı sternal dinlenme pozisyonuna alınmalıdır. Bu ilk yardım tedbirlerine cevap alınamadığı durumlarda mekanik aletlerle hava yolu açılmaya çalışılmadır.  Yenidoğan buzağılarda bazı farmakolojik uyarıcıların klinik yararları şüpheli olsa da, son zamanlarda fetal asfeksi vakalarında doxapram‘ın faydalı olduğu gösterilmiştir. Asidozlu yeni doğmuş buzağılarda sodyum bikarbonat içeren tampon solüsyonlar son zamanlarda asid baz dengesini sağlamak adına güvenle kullanılmaktadır. Ticari süt ürünleri veya sığır eti çiftlikleri üzerinde yaygın olarak uygulanmamasına rağmen buzağı resüsitasyonu için oksijen tedavisi mümkündür. Bu önlemin perinatal dönemde hayatta kalma üzerindeki olumlu etkisi sadece doğmuş, olgunlaşmamış buzağılardaki solunum sıkıntısı sendromu vakalarında kanıtlanmıştır.

buzağı aspirasyon

Göbek Kordonu Bakımı

Omfalitin veya göbek deliği hastalığının önlenmesi, iyi doğum odası hijyenine , hijyenik olmayan doğum odalarında buzağıların fazla durmamasına, yeterli miktarda ve kaliteli kolostrumun erkenden verilmesine ve göbek kordonu antisepsisine bağlıdır. Yeni doğmuş buzağılar hakkında yapılan son bir incelemede Mee JF üreticilerin zararlı göbek kordonu uygulamalarından kaçınması, doğum odası hijyenine dikkat etmesi ve buzağı bağışıklık sistemine konsantre olmaları gerektiği sonucuna vardı. Ciddi göbek kordonu rahatsızlığı olan sürülerde, üreticiler doğum odası hijyenini iyileştirmeli, klorheksidin ile acilen ve tekrarlanan şekilde kordon daldırması yapmalı . Doğumdan sonra olabildiğince çabuk şekilde yavru doğum odasından alınmalı ve buzağı odasına konulmalı, biberon ile kolostrum verilmeli ve düzenli olarak göbek kordonu hastalığı olup olmadığı kontrol edilmeli, gerektiğinde veteriner hekim tavsiyelerine dayanan metafilaktik parenteral antimikrobiyal tedavi uygulanmalıdır.

göbek kordonu bakımı

Göbek Kordonu Bakımı

Kolostrum Yönetimi

Sığır plasenta yapısından dolayı buzağı kendisini koruyucu immünoglobulinler (Ig) olmadan doğar ve bu nedenle maternal Ig’nin başarılı pasif transferi kolostruma bağlıdır.

Yapılan birçok çalışma, pasif transfer yetmezliğinin (PTY, serum IgG <10 g / L ) süt sığırları ve buzağılarda morbidite ve mortaliteyi belirgin şekilde arttırdığını göstermiştir. Kolostrumda immünoglobülinlerin yanı sıra, sitokinler ve büyüme faktörleri gibi diğer önemli bileşenlerin çeşitliliği mevcuttur ve normal süte kıyasla daha üstün bir besin değeri vardır.

Genel olarak, yeterli pasif transfer, kolostrumun kalitesi ve buzağının sindirim sisteminin yaptığı Ig emilimine, alınan kolostrum hacmine bağlıdır.

Etçil ırklardaki kolostrumun kalitesi genellikle sütçü ırklarınkinden daha iyidir . Çoğu çalışmada kolostrum içirilmesinin garantiye alınması için takip sağlandığı sürece ortalama değerler 100g /L nin üzerinde ve bu yeterli pasif transferi sağlayacak kadar iyi.

Laktasyon sayısı, ineğin bakımı, ırkı, laktasyonun olmadığı dönemin uzunluğu ineklerde kolostrumun miktarını ve Ig konsantrasyonunu etkilemektedir. Holstein ineklerde ortalma kolostral Ig konsantrasyonları 68.5 g /L olduğu yakın zamanda bildirildi. Buna uygun olarak ineklerin %32’sinde buzağılamadan sonra ki ilk bir saatte sağıldığında zayıf kolostrum kalitesine sahip olduğu görüldü. Pluriparous (daha önce çok sayıda doğum yapmış veya bir doğumda birkaç yavru veren) inekler, bazı çalışmalarda priparous (ilk kez gebe kalan veya sadece bir yavru doğuran) ineğe göre daha yüksek IgG konsantrasyonlarına sahipti, fakat tüm çalışmalarda görüldü ki kolostral IgG konsantrasyonu doğumdan sonraki her bir saat boyunca % 3.7 azalır; Bu nedenle, ilk sağım süresi, üreticinin kolostrum kalitesini etkileyebilmesi açısından en önemli faktördür. Ticari olarak temin edilebilir hidrometreler ile çiftliklerde kolostrum kalitesinin test edilmesinin faydası tartışmalıdır. Sadece, sürekli değişkenleri farklı kategorilere ayırmak için kullanılan belirli bir değer cihaz için ayarlanmışsa iyi sonuçlar veriyor gibi görünmektedir . Refraktometre kullanılarak daha güvenilir sonuçlar alınabilir. Kolostrumun bir havuzda toplanması, seyreltme nedeniyle kaliteyi düşürür ve ayrıca Mycobacterium avium subsp. paratuberculosis ‘in sebep olduğu biyogüvenlik sorunları sebebiyle vazgeçildi.

Kolostrumdaki spesifik antikor seviyelerini arttırmaya yönelik bir önlem olarak ineğin aşılanması bu yazı serisinin ikinci bölümünde tartışılacaktır.

Yenidoğan buzağının IgG’yi absorbe etme kabiliyeti 4-6 saat sonra aşamalı olarak azalmaya başlar ve doğumdan 24 saat sonra kesilir. Bu nedenle, bir yavru doğumdan sonra ne kadar erken beslenirse , Ig emilim seviyesi o kadar iyi olur. Yaşamın ilk iki haftası boyunca daha az miktarlarda kolostrum ile buzağının beslenmesi, büyük olasılıkla bağırsaklardaki lokal etkiler nedeniyle, yeni doğan yavrularda azalmış diyare ile ilişkilendirilmiştir.

Şu anda normal büyüklükteki buzağılarda (Holstein-Fresian) doğumdan sonraki iki saat içinde özefagal boru ile 3 litre kolostrumun veya 4 saat içinde en az 3 L ve 12 saatte toplam 4 L   kolostrumun biberonla verilmesi tavsiye edilmektedir.

Buzağının doğduğunda iştahla içtiği kolostrum miktarı ilk 4 saatte değişmemektedir. Bu nedenle ilk beslenmeyi geciktirmenin hiçbir faydası yoktur. Mide tüpü ile kolostrumu içirmek eğer yüksek miktarlarda geldiyse başarılı bir pasif transfer sağlamaktadır. Bununla birlikte kolostrum düşük miktarda geldiyse ve tespit edilen immunglobulin miktarı en az seviyedeyse böyle bir durumda immunglobulinlerin emilmesi mide tüplü beslenmeye göre daha üstün olduğundan biberon ile beslenmelidir.

özefagal-boru-ile-besleme

Buzağının özefagal boru ile beslenmesi

Amerikada özefagal beslenme gebe düvelerden doğan buzağıların %14 ünde rutin bir kriter olarak kullanılmaktadır. Avrupa’da kolostrumun mide tüpü ile verilmesi gibi güç uygulayarak yapılan yöntemler hususu bir nebze tartışmalıdır. Bu durum hayvan refahı kanunları ve tıbbi gerekçeler dışında olan yasaklar sebebiyle dahada karmaşık hale gelmiştir.

Buzağılarda kolostrumun doğal emme yoluyla alınması takibe dayalı şekilde verilmesine nazaran pasif transfer yetmezliği açısından yüksek riskli bir durum olarak değerlendirilmiştir.

Kolostrumun bakteriyel kontaminasyonu birbiyle bağlantılı iki sorun ile sıklıkla meydana gelir. Bunlar enfeksiyonun transferi riski ve Ig emiliminin bağısaklarda düşmüş olmasıdır. Toplam bakteri sayımı 100.000 koloni oluşturucu birimi (kob) / mL’yi geçmemelidir ve fekal koliformlar 10.000 kob / mL’nin altında olmalıdır. Pratikte bu hedeflere hijyenik mahsul toplama, bakteriyel kontaminasyondan kaçınma , fazla kolostrumun ani soğutulması veya dondurulması ile ulaşılabilir. Rutin pastörizasyon yöntemleri (örneğin tam yağlı süt için önerildiği gibi) IgG konsantrasyonlarının azalmasına ve artan viskoziteye (akışkanlık kıvamı) yol açar. 30 dakika boyunca 60° C’de ısıl işlem, bakteri sayısını azaltır, IgG konsantrasyonunu korur ve IgG’nin emiliminin görünür etkinliğini arttırır.

Kolostrum yerine kullanılan ürünler , anne kolostrumu mevcut değilse veya biyogüvenlik nedenleriyle verilmemişse kullanılabilir. Kolostrum ikame ürünü olarak kullanılan ve buzağılara tek bir besleme olarak uygulanan peynir altı suyu protein konsantresinin etkinliği, havuzlanmış kolostrumların tek bir beslenmesine kıyasla yenidoğanların morbidite ve mortalitesinin önlenmesinde yetersizdi. Buzağılarda Pasif Transfer Yetmezliğini önlemek için ticari ikame ürünlerinin etkinliğini değerlendiren çalışmalar çok karışık ve çoğu zaman kabul edilemez sonuçlar vermiştir. Smith ve Foster , ikame ürünleri tarafından sağlanan IgG miktarını basitçe incelemenin, ürün etkinliğinin yeterli bir ölçüsü ya da göstergesi olmadığı sonucuna varmışlardır.

Dondurulmuş kolostrum, kalitesini değiştirmeden en az bir yıl boyunca -18 ila -25 ° C’de saklanabilir. 50 ° C’nin altındaki yavaş çözülme sıcaklığı kolostrum kalitesini etkilemezken, 50 ° C’nin üzerindeki sıcaklıklar immünoglobulinler de dahil olmak üzere kolostral proteinlerin denatüre olmasına neden olur.

IgG konsantrasyonlarının ölçümü için doğrudan testler güvenilirdir, ancak laboratuvar bazlı ve biraz pahalıdır. Birçok dolaylı testin (sodyum sülfit bulanıklık, çinko sülfat bulanıklık testi, gamma-glutamil transferaz (GGT) aktivitesi, tam kan glutaraldehit koagulasyon testi) doğruluğu sorgulanmıştır. Serum total proteininin ölçümü için refraktometre kullanımı sürü monitorizasyonu için en güvenillir yöntemdir. 52g / L serumprotein değerinin 10 g/L serum IgG değerine eşdeğer olduğu görüldü ve 8 güne kadar olan sağlıklı buzağılar için test eşik değeri olarak önerilmiştir.

Daha fazla besleme ve buzağının sütten kesilmesi

Geleneksel olarak süt buzağıları, kendi vücut ağırlığının (VA) yaklaşık % 10’u kadar süt veya süt ikame yemi ile beslenir. Bu beslenme düzeyi (‘sınırlı besleme’) sadece bakım gereksinimlerine ve buzağının çevresi ile termal denge durumunda olduğu koşullar altında minimum kilo alımına izin verir . Kısıtlı beslenme buzağıların bir an evvel konsantre yemi yemelerini sağlayıp daha fazla masraflı olan sıvı besin maliyetlerini en aza indirmek için uygulanmıştır. Yaşamın ilk 3 haftasından sonra, buzağı başlangıç yemi alımı alımı artar ve buzağılar hızla büyümeye başlar. Uzun süredir buzağıların daha fazla besinle beslenmeleri durumunda daha hızlı büyüyebileceği bilinmektedir. Ancak, erken dönem buzağı beslenmesine dünya çapında ilgi ancak son zamanlarda artmıştır. Annelerini emen veya başka bir şekilde ad libitum beslenen yavrular, günde yaklaşık %20 vücut ağırlığı (VA) alır ve günlük 1 kilograma kadar kilo alabilirler. Ayrıca, genç buzağılara verilen yüksek miktarlarda süt ya da süt ikame yemi ishale neden olmaz; buna bağlı olarak ishal, yetersiz sıvı kalitesinin, düşüklüğünün veya yönetim hatalarının bir sonucudur.

Osmotik ishale neden olan durum, alınan fazla sıvının barsaklardan emilememesi ya da az emilmesi sonucu oluşan basınç farkıyla intestinal mukoza hücrelerinden su çıkmasıdır. Buna buzağının bağırsak emilim kapasitesinin aşılması yani malabsorbsiyon neden olur. İshalin enfeksiyöz türlerine, kolostrum kalitesinin veya miktarının yetersizliği, çevresel faktörler sebep olabilir. Aslında ishalde en büyük sebep hastalık oluşturan etkenlere karşı gastro-intestinal sistemin, bağışıklık sisteminin yetersiz ve savunmasız kalması, popülasyonu artan etkenler hususunda gerekli yönetim tedbirlerinin uygulanmamış olmasıdır. Yinede uygun kapasitede olmadığını düşündüğümüz buzağıları beslenme açısından fazla zorlamamak gerekir. Gıda kaynaklı ishal olmuş buzağılardaki bu durum uygun besleme tarzı uygulandığında geçici olabilir, dehidre olmamaları sağlanmalıdır. Birçok araştırma sütün ishale sebep olma oranının çok düşük olduğunu belirtmiştir. Ayrıca ishale neden olan bakterilerin (Clostridium perfiringens Tip C , E.coli gibi) yol açtığı toksinleri bağlamak için toksin bağlayıcı özelliği olan oral rehidrasyon sıvıları kullanılabilir. Sütün ishal üzerine çok az etkisi olduğunu ayrıntılı şekilde açıklayan makaleleri (ingilizce) aşağıdaki linklerden okuyabilirsiniz.

Makale 1

Makale 2

Makale 3

Buzağı başlangıç yemi alımı, doğumun ilk 3 haftasında göz ardı edilebilir. Bu nedenle, sınırlı beslenme rejimlerindeki buzağılar, biyolojik olarak normal büyümelerinin yalnızca% 20-30’una ulaşabilmektedirler. İnsanlarda yetersiz beslenmenin bağışıklığı olumsuz etkilediği iyi bilinmektedir. Buzağılarda, daha kaliteli bir beslenme planı bağışıklık sistemi fonksiyonunu iyileştirir ve ayrıca mortalite, ishal ve pnömoni insidansını azaltır.

Buzağı refahına yönelik bir araştırma, ortalama büyümenin önemli ölçüde azalması durumunda (mesela % 50), hayvan refahının zayıf olmuş olacağını belirtiyor. Normal biyolojik büyümeye izin veren besleme sistemlerinin genel ekonomik faydasını belirlemek için şu anda veriler yetersizdir. Orta düzeyde süt miktarı (VA’nın yaklaşık% 15’i) ılıman hava koşullarında buzağıların büyüme kapasitelerinin % 50’sine ulaşmasına izin vermek için yeterlidir . Ayrıca, bu miktarlarda sıvı besleme, abomasal kapasiteyi aşmadan günde iki kez beslenen sistemlerde sağlanabilir.

biberon-süt-içirme

Buzağıların 45 derecelik açı ile süt içmesi gereken boyun duruş pozisyonu.

Sıvı besleme seçimi genellikle uygunluğuna ve üreticinin tercihlerine bağlıdır. Satılamayan atık sütün buzağılara verilmesi, bulaşıcı patojenlerin hastalık yapma ihtimali risk faktörü olarak kabul edilir ve bu nedenle pastörize edilmesi gerekir. Tedavi edilmiş ineklerden sağılan antibiyotik kalıntıları içeren sütlerin verilmesi, antibiyotik direnci gelişimi riskini arttırır . Süt ikame yemlerinin enerji içeriği normal süte göre daha düşüktür ve bileşim ve kalite yönünden büyük ölçüde değişiklik gösterir. Süt proteini içermeyen ürünler çok genç buzağılar için uygun değildir. Protein gereksinimleri, artan büyüme oranları ile hızlı bir şekilde arttığından, ham protein konsantrasyonu arttırılmış ürünlerin (% 25-27) normal veya normale yakın biyolojik büyüme arayışında olan yetiştirmelerde kullanılması gerekir.

En yaygın olarak, buzağılara günde iki kez sıvı yem verilir. Kısıtlı besleme sistemlerinde buzağılar yetiştirildiğinde, günde bir veya iki kez beslenme arasında buzağı performansına yönelik bir fark görülmedi. Bununla birlikte günde bir kez besleme, doğumun ilk haftalarında normal veya normale yakın biyolojik gelişim hedefleniyorsa bazı sorunlarıda beraberinde getirecektir. Yani buzağıya verilecek olan süt bir kerede içirilmeye çalışılırsa abomasum kapasitesini aşma riski ile karşı karşıya kalınabilir. İrlanda süt çiftliklerinde Gleeson ve arkadaşları besleme sırasında veya genel buzağı bakımında, günde bir kere, günde iki kere veya ad libitum beslenme arasında belirgin bir işgücü girdisi avantajı bulamadılar.

Halen, ilgili Avrupa mevzuatı (buzağıların korunması için asgari standartları belirleyen) buzağıların günde en az iki kez beslenmesini talep etmektedir . Çiftçilik amacıyla tutulan hayvanların korunmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesine uygun olarak, buzağılar en az üç hafta boyunca tamamen sıvı yemlere bağımlı olduklarından bu sadece genç buzağıdaki süt veya süt ikame yemlerinin verilmesini ifade eder.

Beslenme sisteminden bağımsız olarak konsantre yemler ve su her zaman buzağıya ruminal gelişimini sağlaması açısından temin edilmelidir. Verilen süt miktarı, bilinen herhangi bir olumsuz etki olmadan 3 haftalıkken VA’nın % 10’una düşürülebilir. Konsantre yem tüketimi, buzağının kaba yemi sindirmesi için gerekli ruminal epitel gelişimini sağlar. Temiz saman yataklık üzerinde yatan ve yeterli irilikte olan (yaklaşık 2,000 μm) başlangıç konsantre yemler ile beslenen buzağılara ilave yem beslemesinin herhangi bir ekstra faydası olmadı. Günde sürekli 1 kg konsantre yem tüketecek seviyeye geldiklerinde buzağılar sütten kesilebilir. Eğer lezzetli bir başlangıç yemi varsa ​​ve suya ad libitum erişilebiliyorsa, bu beslenme seviyesine genellikle 5-6 haftalık bir sürede ulaşabilir . Sabit büyüme oranlarının sağlanması için, sütten kesmenin tercihen birkaç gün boyunca sağlanan süt hacmindeki bir azalma ile yavaş yavaş yani kademeli şekilde azaltarak uygulanması gerekir .

Bu yazımızda ilginizi çekebilir: İneklerde Doğum Felci – Süt Humması – Hipokalsemi

Kaynak

 

E-POSTA LİSTEMİZE KATILIN

!! Güncel bilgilerden haberiniz olsun !! *


Kayıt İçin Teşekkürler

Birşeyler yanlış gitti.